ZAMANAŞIMI SÜRELERİ
Zamanaşımı eski tabirle müruruzaman bir hakkın varlığını ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, ancak istenebilir olmasına engeldir. Bu bakımdan ancak davalının ileri sürmesi durumunda mahkemece göz önünde tutulabilir. Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder.
Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu
Zamanaşımı def’i, davalı tarafından süresinde ve usulüne uygun olarak ileri sürüldüğü takdirde davanın esasının incelenmesine geçilmez ve bu def’i hadise şeklinde ve bir ön sorun olarak incelenip karara bağlanır. Hakim, davalı tarafından ileri sürülmeyen zamanaşımı def’ini ve süresini resen gözetemez
Zamanaşımı, hakkın varlığını ortadan kaldırmamakta eksik borç haline getirmektedir. Davacı alacağını talep ettiğinde davalı zamanaşımı definde bulunursa hakim alacağa hükmedemeyecektir. Davalı zamanaşımı definde bulunmazsa alacak zamanaşımına uğramış olsa bile hakim alacağa hükmedecektir. 6098 sayılı Yeni Borçlar Kanunu’nun 161. maddesine göre “Zamanaşımı ileri sürülmedikçe, hâkim bunu kendiliğinden göz önüne alamaz”
Aynı yasanın 146. maddesine göre “- Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir.”
“MADDE 148- Bu ayırımda belirlenen zamanaşımı süreleri, sözleşmeyle değiştirilemez.”
MADDE 151- Süreler hesaplanırken zamanaşımının başladığı gün sayılmaz ve zamanaşımı ancak sürenin son günü de hak kullanılmaksızın geçince gerçekleşmiş olur.
6101 sayılı TÜRK BORÇLAR KANUNUNUN YÜRÜRLÜĞÜ VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN’UN I. Hak düşürücü süreler ve zamanaşımı süreleri başlıklı 5. MADDESİ – (1) Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan hak düşürücü süreler ile zamanaşımı süreleri, eski kanun hükümlerine tabi olmaya devam eder. Ancak, bu sürelerin henüz dolmamış kısmı, Türk Borçlar Kanununda öngörülen süreden uzun ise, yürürlüğünden başlayarak Türk Borçlar Kanununda öngörülen sürenin geçmesiyle, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi dolmuş olur. (2) Türk Borçlar Kanunu ile hak düşürücü süre veya özel bir zamanaşımı süresi ilk defa öngörülmüş olup da başlangıç tarihi itibarıyla bu süre dolmuşsa, hak sahipleri Türk Borçlar
Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak bir yıllık ek süreden yararlanırlar. Ancak, bu ek süre, Türk Borçlar Kanununda öngörülen süreden daha uzun olamaz.
Uygulama ve öğretide kıdem tazminatı ve ihbar tazminatına ilişkin davalar, hakkın doğumundan itibaren, Borçlar Kanununun 125 inci maddesi uyarınca on yıllık zamanaşımına tabi tutulmuştur.
Keza tazminat niteliğinde olmaları nedeni ile sendikal tazminat, kötüniyet tazminatı, işe başlatmama tazminatı, 4857 sayılı İş Kanununun; 5 inci maddesindeki eşit işlem borcuna aykırılık nedeni ile tazminat, 26/2 maddesindeki maddi ve manevi tazminat, 28 inci maddedeki belgenin zamanında verilmemesinden kaynaklanan tazminat, 31/son maddesi uyarınca askerlik sonrası işe almama nedeni ile öngörülen tazminat istekleri on yıllık zamanaşımına tabidir.
Bu noktada, zamanaşımı başlangıcına esas alınan kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı hakkının doğumu ise, işçi açısından hizmet aktinin feshedildiği tarihtir.
4857 sayılı Kanundan daha önce yürürlükte bulunan 1475 sayılı Yasada ücret alacaklarıyla ilgi olarak özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediği halde, 4857 sayılı İş Kanunun 32/8 maddesinde, işçi ücretinin beş yıllık özel bir zamanaşımı süresine tabi olduğu açıkça belirtilmiştir.
İş sözleşmesi devam ederken kullanılması gereken ve iş sözleşmesinin feshi ile alacak niteliği doğan yıllık izin ücreti alacağının zamanaşımı süresinin fesih tarihinden başlatılması gerekir (HGK. 05.07.2000 gün ve 2000/9-1079 E, 2000/1103 K).
KIDEM TAZMİNATI:
Fesih tarihinden itibaren 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 125. maddesine göre on yıllık zamanaşımı süresi vardır. Fesh tarihindeki giydirilmiş brüt ücret üzerinden her yıl için 1 aylık giydirilmiş brüt ücret tutarında tazminat verilir.
6098 sayılı yeni Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesine göre Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak ON YILLIK zamanaşımına tabidir.
İHBAR TAZMİNATI:
Fesih tarihinden itibaren 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 125. maddesine göre on yıllık zamanaşımı süresi vardır. Fesh tarihindeki giydirilmiş brüt ücret üzerinden ihbar önellerine göre tazminat verilir.
6098 sayılı yeni Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesine göre Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak ON YILLIK zamanaşımına tabidir. İhbar tazminatı da bu kapsamdadır.
İŞ KAZASI – MESLEK HASTALIĞI NEDENİYLE ALACAK
İş kazasının meydana gelmesinden veya meslek hastalığının hastane raporuyla tespitinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresi vardır.
KÖTÜNİYET TAZMİNATI:
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 125. maddesine göre on yıllık zamanaşımı süresi vardır.6098 sayılı yeni Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesine göre Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak ON YILLIK zamanaşımına tabidir. Kötüniyet tazminatı da bu kapsamdadır.
SENDİKAL TAZMİNAT DAVALARI
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 125. maddesine göre on yıllık zamanaşımı süresi vardır.6098 sayılı yeni Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesine göre Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak ON YILLIK zamanaşımına tabidir. Sendikal tazminat da bu kapsamdadır.
EŞİT DAVRANMAMA TAZMİNATI DAVALARI
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 125. maddesine göre on yıllık zamanaşımı süresi vardır.6098 sayılı yeni Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesine göre Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak ON YILLIK zamanaşımına tabidir.
ÜCRET ALACAĞI DAVALARI
İcra takibi veya Dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık ücret alacakları Türk Borçlar Kanunu’nun 147. maddesi uyarınca zamanaşımına tabidir. 4857 sayılı İş Kanununda 32 nci maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır. Bu bakımdan aylık ücret,fazla mesai ücreti,hafta tatil ücreti,ulusal bayram ve genel tatil ücreti ücret kapsamında değerlendirilmektedir.
FAZLA ÇALIŞMA ÜCRETİ DAVALARI
Haftalık 45 saatin üzerindeki çalışmalar için fazla çalışma ücreti yüzde elli zamlı olarak işçiye verilmelidir. Fazla çalışma ücreti, geniş anlamda ücret alacağı içinde değerlendirilmektedir. İcra takibi veya Dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık ücret alacakları yeni 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 147. maddesi uyarınca zamanaşımına tabidir.
ULUSAL BAYRAM VE GENEL TATİL ÜCRETİ DAVALARI:
Ulusal bayram ve genel tatil günleri ücreti, geniş anlamda ücret alacağı içinde değerlendirilmektedir. İcra takibi veya Dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık ücret alacakları yeni 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 147. maddesi uyarınca zamanaşımına tabidir.
HAFTA TATİLİ ÜCRETİ DAVALARI
Hafta tatili ücreti, geniş anlamda ücret alacağı içinde değerlendirilmektedir. İcra takibi veya Dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık ücret alacakları yeni 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 147. maddesi uyarınca zamanaşımına tabidir.
YILLIK İZİN ÜCRETİ DAVALARI
Yıllık izin ücreti alacağı, geniş anlamda ücret alacağı içinde değerlendirilmektedir. İcra takibi veya Dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık ücret alacakları yeni 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 147. maddesi uyarınca zamanaşımına tabidir. Bir farkla ki izin ücreti alacağında zamanaşımı iş akdinin feshi tarihinden başlatılacaktır.
İŞ KAZALARINDA ZAMANAŞIMI BEDENSEL ZARARLARDA ZAMANAŞIMININ BAŞLANGICI
İŞ KAZALARINDA ZAMANAŞIMI
BEDENSEL ZARARLARDA ZAMANAŞIMININ BAŞLANGICI
1) İş kazalarında zamanaşımı BK.m.125’e göre (10) yıl olup, bedensel zararlarda bu on yıllık sürenin başlangıcı, maluliyet derecesini belirleyen kesin raporun öğrenildiği tarihtir. Örneğin, kaza 1995 yılında olmuşsa on yıllık süre 2005 yılında dolacak ise de, kalıcı sakatlığa (malûliyete) ilişkin kesin rapor 2006 yılında öğrenilmişse, o zaman (10) yıllık zamanaşımı kaza tarihinden değil, kesin rapor tarihinden işlemeye başlayacaktır.
2) Öte yandan iş kazası nedeniyle işverene karşı açılacak tazminat davasının dava şartı, sakatlık derecesi %10’un üzerinde ise, öncelikli olarak Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından gelir bağlanmış olmasıdır. Davada öncelikli olarak bu şart aranacaktır. Aksi takdirde, açılan davada, sigortal işçiye SGK tarafından gelir bağlanması beklenecektir.
3) Öte yandan, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından “kaza sigortası” dalından bağlanan gelirler, tazminattan düşüleceğinden, işçinin ücreti asgari ücretin üzerinde olmalıdır. Aksi takdirde, bağlanan gelir, hesaplanan tazminattan fazla çıkarsa, dava maddi tazminat yönünden reddedilecektir. (Bu konuda uygulamada haksızlık yapılıyor. Yasaya göre, sadece rücua tabi ilk peşin değerin tazminattan düşülmesi gerekirken, Yasaya ve Anayasa Mahkemesi İptal Kararına direnilerek katsayılarla artan miktarlar da tazminattan indiriliyor. Buna karşı hep birlikte mücadele vermeliyiz.)
4) İşçinin tazminat hesabına esas ücretinin bordrodaki ücret olmadığı, daha yüksek ücret aldığı her vasıta ile ispat edilebilir. Tanık anlatımları dahi geçerlidir. Ücret bordroları koşulsuz imzalanmış olsa dahi, işçinin kıdemine, ustalık derecesine göre “gerçek kazanç” araştırılacaktır. Bu konuda “Tazminatın Ölçüsü ve Kazanç Kavramı” adlı kitabımızda çok sayıda karar örnekleri vardır.
5) İşverene karşı açacağınız davada, ceza mahkemesindeki maddi olgularla bağlı iseniz de, kusur oranlarıyla bağlı değilsiniz. O nedenle, dava sırasında tanık dinleterek, kusur oranlarının yeniden ve davacı yararına değişmesini sağlayabilirsiniz.
HİZMET TESPİTİ DAVALARI
Hak düşürücü süre : 5 yıl Hak düşürücü sürenin başlangıç tarihi: Hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıldır.